- Mahkemece trafik bilirkişisinden alınan raporda; davalı işçinin kullandığı aracın çöp kamyonu olmasından kaynaklı teknik özellikli bir araç olması nedeniyle hızını bu özellikli araca ve yol durumuna göre ayarlaması gerekirken 2918 sayılı Kanun’nun 52 inci maddesi (b) fıkrasını ihlal ettiğinden bahisle %100 asli kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
- Mahkemece tespit edilen hasar ve değer kaybının tamamından trafik bilirkişi raporu doğrultusunda davalı işçinin sorumlu olduğuna hükmedilmiş ise de kusura ilişkin trafik bilirkişisinden alınan raporun hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
- Zira taraflar arasındaki iç ilişki yönünden iş sağlığı ve güvenliği uzmanı bilirkişi tarafından 6331 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek dosyadaki deliller irdelenip değerlendirilmeksizin davalının kusur durumu belirlenmiştir.
- Yukarıda yer verilen kanun hükümleri bir arada değerlendirilerek işçinin kaza sebebiyle iş sözleşmesini ihlal edip etmediği, hangi ölçüde ihlal ettiği, kusur durumu ve kusur oranı bağlamında bir değerlendirilme yapılmamış olması hatalıdır.
- Mahkemece taraflar arasındaki iç ilişki yönünden bir iş sağlığı ve güvenliği uzmanı bilirkişiden rapor alındıktan sonra dosyadaki tüm delillerle birlikte değerlendirme yapılarak sonuca gidilmelidir.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2022/7225 Karar : 2022/8374 Tarih : 28.06.2022 |
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.06.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili; davalının sevk ve idaresindeki çöp kamyonuyla kaza yaptığını, aracın davacı Belediyeye ait çöp kamyonu olduğunu, Belediyeye ait makina araç parkı girişinde davalı tarafından çam ağacına çarpmak suretiyle kaza meydana geldiğini, kaza sonrası soruşturma yapıldığını, kazanın aracın direksiyonunun virajda fazla sola kırıldığı için meydana geldiğini, kaza neticesinde araçta ciddi maddi hasar oluştuğunu, davalının Belediye görevlilerine aracı tamir ettirip masrafı kendisinin karşılayacağını beyan ettiğini, müvekkilinin zararın giderilmesini beklediğini, kaza sebebiyle araçta ciddi miktarda değer kaybı olduğunu, hasar bedelinin ve araç değer kaybının kaza tarihi olan 05.09.2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı asıl; görevli Mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, davacı Belediyenin taşeronu olan dava dışı Ortem Şirketinde çalıştığını, davacı ... tarafından kaza yapılan aracın sigortasının yaptırılmadığını, kazaya konu aracın davacının uhdesinde bulunduğunu, bu sebeple zarara ilişkin taleplerden kendisinin sorumlu olmadığını, olay günü verilen talimat gereği ekip olarak çalıştığı ve araçta bulunması gereken arkadaşlarının başka bir yerde görevlendirildiğini, oluşan kazada frene basmasına rağmen aracın durmayarak çarptığını, kaza sebebiyle kendisinin kusuru bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakmakla iş mahkemesinin görevli bulunduğundan bahisle verilen görevsizlik kararının davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine yapılan incelemede; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 19.01.2017 tarihli 2016/19574 Esas, 2017/307 Karar sayılı ilâmı ile görevsizlik kararının onanmasına hükmedilmiştir. Onama kararının kesinleşmesi üzerine görevli Marmaris İş Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
İş sözleşmesinin tarafı olan işçi, işi özenle ifa borcu altındadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ( 6098 sayılı Kanun) 396 ncı maddesinde, işçinin yüklendiği işi özenle yapmak zorunda olduğu ifade edilmiş ise de, gösterilmesi gereken özenin derecesi ile ilgili herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir.
6098 sayılı Kanun'un 400 üncü maddesine göre; “İşçi, işverene kusuruyla verdiği her türlü zarardan sorumludur.
Bu sorumluluğun belirlenmesinde; işin tehlikeli olup olmaması, uzmanlığı ve eğitimi gerektirip gerektirmemesi ile işçinin işveren tarafından bilinen veya bilinmesi gereken yetenek ve nitelikleri göz önünde tutulur.”
Maddenin gerekçesi ise şöyledir; “Maddenin ikinci fıkrasında ise, işçinin sorumluluğunun belirlenmesinde göz önünde tutulabilecek ölçütler yer almıştır. Bu ölçütler, işin tehlikeli olup olmaması, işin uzmanlık ve eğitim gerektirip gerektirmemesi, işçinin bilinen veya bilinmesi gereken yetenek ve nitelikleridir. İşçinin sorumlu olup olmadığının belirlenmesinde, bu ölçütlerden yararlanılacaktır.”
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun (6331 sayılı Kanun) genel gerekçesinde, işyerlerindeki çalışma şartlarının çalışanlar üzerindeki sağlık ve güvenlikle ilgili olumsuz etkilerini en aza indirecek şekilde işyerinin tasarımı, iş ekipmanları, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçimi gibi hususlara özen gösterilerek işin çalışanlara uyumlu hale getirilmesi, teknik gelişmelere uyum sağlanması, tehlikeli olanların, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanlarla değiştirilmesi, teknolojinin, iş organizasyonunun, çalışma şartlarının, sosyal ilişkilerin ve çalışma ortamı ile ilgili diğer faktörlerin etkilerini kapsayan genel bir önleme politikasının geliştirilmesi, toplu korunma önlemlerine, kişisel korunma önlemlerine göre öncelik verilmesi, çalışanlara uygun talimatların verilmesi gibi genel prensipler esas alınarak Kanun'un hazırlandığı ifade edilmiştir.
6331 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinde, işverenin, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu ve bu çerçevede mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapacağı belirtilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (2918 sayılı Kanun) 52 inci maddesi şöyledir;
“Sürücüler:
a) Kavşaklara yaklaşırken,dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak,
b) Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak,
c) Diğer bir aracı izlerken yukarıdaki fıkrada belirlenen durumları göz önünde tutarak güvenli bir mesafe bırakmak,
d) Kol ve grup halinde araç kullananlar, araçları arasında yönetmelikte belirtilen esaslara uygun olarak diğer araçların güvenle girebilecekleri açıklıklar bulundurmak,
Zorundadırlar.”
Somut uyuşmazlıkta; davacı işveren davalı işçinin kendisine ait araçla yapmış olduğu trafik kazasından kaynaklanan hasar ve değer kaybının tahsilini talep etmiş, davalı işçi ise meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacağını savunmuştur. Mahkemece trafik bilirkişisinden alınan raporda; davalı işçinin kullandığı aracın çöp kamyonu olmasından kaynaklı teknik özellikli bir araç olması nedeniyle hızını bu özellikli araca ve yol durumuna göre ayarlaması gerekirken 2918 sayılı Kanun’nun 52 inci maddesi (b) fıkrasını ihlal ettiğinden bahisle %100 asli kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. Mahkemece tespit edilen hasar ve değer kaybının tamamından trafik bilirkişi raporu doğrultusunda davalı işçinin sorumlu olduğuna hükmedilmiş ise de kusura ilişkin trafik bilirkişisinden alınan raporun hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Zira taraflar arasındaki iç ilişki yönünden iş sağlığı ve güvenliği uzmanı bilirkişi tarafından 6331 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek dosyadaki deliller irdelenip değerlendirilmeksizin davalının kusur durumu belirlenmiştir. Yukarıda yer verilen kanun hükümleri bir arada değerlendirilerek işçinin kaza sebebiyle iş sözleşmesini ihlal edip etmediği, hangi ölçüde ihlal ettiği, kusur durumu ve kusur oranı bağlamında bir değerlendirilme yapılmamış olması hatalıdır. Mahkemece taraflar arasındaki iç ilişki yönünden bir iş sağlığı ve güvenliği uzmanı bilirkişiden rapor alındıktan sonra dosyadaki tüm delillerle birlikte değerlendirme yapılarak sonuca gidilmelidir. Yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle taleplerin kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.