ÖZET:
- Başvuru, yükseköğretim öğrencisi olan başvurucunun üniversite içinde katıldığı gösteri nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
ANAYASA MAHKEMESİ B.B.N : 2018/20407 Tarih : 12.04.2023 |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, yükseköğretim öğrencisi olan başvurucunun üniversite içinde katıldığı gösteri nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, olayların meydana geldiği tarihte Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencisi olup Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı Yunus Emre Yurdunda kalmaktadır.
3. Başvurucu 17/3/2016 tarihinde Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampüsü içinde düzenlenen nevruz kutlamasına katılmıştır. Anılan gösteride çeşitli sloganların atılması, yer yer şiddet olaylarının yaşanması üzerine yurt idaresi tarafından başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır. Başvurucu ifadesinde; memleketinde her sene nevruzu kutladıklarını, halay olduğunu görünce gösteriye katıldığını, etkinliğin yasa dışı olduğunu bilmediğini, bu durumu öğrendiği anda olay yerini terk ettiğini belirtmiştir. Soruşturma sonucunda başvurucunun 3/1/1999 tarihli ve 23572 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan mülga Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yurt İdare ve İşletme Yönetmeliği'nin (3/1/1999 tarihli Yönetmelik) 23. maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (f) bentleri uyarınca yurttan süresiz çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
4. Başvurucu, hakkında tesis edilen disiplin cezasının iptali talebiyle idare mahkemesine (mahkeme) başvurmuştur. Mahkeme, güvenlik güçlerinin uyarılarına rağmen başvurucunun uzunca bir süre olay yerini terk etmediği ve polisle karşı karşıya gelen grupta yer almaya devam ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusu bölge idare mahkemesince reddedilmiştir.
5. Başvurucu, nihai kararı 25/5/2018 tarihinde öğrendikten sonra 25/6/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Başvurucu; nevruz etkinliğinde yaşanan olayların (slogan atılması ve şiddet hareketleri) hiçbirinde yer almamasına rağmen salt etkinliğe katılması nedeniyle barınma imkânının elinden alınmasının ifade özgürlüğünü, maddi ve manevi varlığın korunması, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme, adil yargılanma ve etkili başvuru haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucu hakkında uygulanan yurttan süresiz çıkarma disiplin cezasının kanuni dayanağının olup olmadığı, meşru bir amacının bulunup bulunmadığı ve uygulanan tedbirin demokratik toplum düzeninde gerekli olup olmadığı değerlendirilirken ilgili ulusal ve uluslararası hukuk ile içtihatların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formunda ileri sürdüğü iddialarını yinelemiştir.
8. Başvuru, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmiştir.
9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
10. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 34. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, ...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ... aykırı olamaz.”
11. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir. Buna göre somut olayda öncelikle müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığı incelenecektir.
12. Hak ya da özgürlüklere bir müdahale söz konusu olduğunda Anayasa'nın 13. maddesinin emredici hükmü gereğince öncelikle tespiti gereken husus, müdahaleye yetki veren bir kanun hükmünün mevcut olup olmadığıdır (kanunilik şartına çeşitli bağlamlarda dikkat çeken kararlar için bkz. Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 36; Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 82; Hayriye Özdemir, B. No: 2013/3434, 25/6/2015, §§ 56-61; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 35).
13. Anayasa Mahkemesine göre başvuru konusu olayda olduğu gibi temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli görülemez, aynı zamanda kanunların niteliğine de bakılmalıdır (Tuğba Arslan, § 89). Bu anlamıyla kanunilik ölçütü, sınırlamaya ilişkin kuralın erişilebilirliği ve öngörülebilirliği ile kesinliğini ifade eden belirliliğini garanti altına alır (Metin Bayyar ve Halkın Kurtuluş Partisi [GK], B. No: 2014/15220, 4/6/2015, § 56; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 55; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş., § 37; Ersin Basın ve Yayıncılık San. ve Tic. Ltd. Şti. ve diğerleri, B. No: 2016/54096, 30/6/2021, § 54).
14. Bunun yanında suçta ve cezada kanunilik ilkesinin daha esnek uygulandığı idari suçlar yönünden de kanun metninde suç ve cezalara ilişkin olarak genel bir şekilde atıfla yetinilmesi yeterli olmayıp söz konusu düzenlemelerin içerik bakımından da belirli amacı gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir. Bu açıdan kanun, bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek nitelikte olmalıdır (AYM, E.2014/100, K.2015/6, 14/1/2015). Bu nitelikleri haiz bir kanuni düzenleme ile uzmanlık gerektiren veya teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi konusunda yürütme organına yetki verilmesi, kanuni düzenleme ilkesine aykırılık oluşturmaz. Diğer bir ifadeyle disiplin suç ve cezalarının da çerçevesi kanunla belirlenmeli ve kanun bireyler için belirli bir açıklık ve kesinlikte olmalıdır (AYM, E.2018/110, K.2018/99, 17/10/2018; Tuncer Yığcı, B. No: 2015/5402, 6/2/2019, § 47; Kardelen Hasret Kaygusuz, B. No: 2017/38607, 18/5/2021, § 44).
15. Somut olayda bir öğrenci yurdunda kalan başvurucu, üniversite kampüsünde katıldığı nevruz etkinliği nedeniyle 3/1/1999 tarihli Yönetmelik'in 23. maddesinin ilgi1i bentleri kapsamında cezalandırılarak yurttan süresiz olarak çıkarılmıştır (bkz. § 3). Anayasa Mahkemesi Kardelen Hasret Kaygusuz (B. No: 2017/38607, 18/5/2021) kararında aynı Yönetmelik'e dayanılarak yapılan disiplin cezası şeklindeki müdahaleyi ifade özgürlüğü yönünden incelemiştir. Anılan karara konu olayda disiplin suçlarıyla ilgili genel ilkeleri ortaya koyan, çerçevesini çizen ve disiplin cezalarını gerektiren eylemleri genel hatlarıyla da olsa belirleyen, belirli amacı gerçekleştirmeye elverişli, amaç ve kapsamı belirlenebilir veya öngörülebilir herhangi bir kanuni düzenlemenin bulunmaması nedeniyle Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunda kalıp disiplin cezasıyla muhatap olma potansiyeli bulunan kişiler için getirilen kanuni bir güvencenin varlığından söz etmenin mümkün olmadığı belirtilerek başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır.
16. Somut başvuruda da anılan karara konu edilen Yönetmelik'te yer alan disiplin hükümleri kapsamında bir müdahalede bulunulmuştur. Dolayısıyla söz konusu karardaki değerlendirmelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
17. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama ile 30.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
18. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için manevi zararları karşılığında başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 10. İdare Mahkemesine (E.2016/5289, K.2017/925) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
E. 294,70 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.194,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/4/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.