ÖZET:
Mahkemece; hırsızlık olayının şüpheli olması ve bu nedenle poliçe teminatı dışında kalma ihtimaline karşılık 20.02.2019 tarihine kadar ceza davasının kesinleşmesi beklenmiştir.
Daha sonra; davacı vekili tarafından verilen 16.01.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle talep artırımı yapılmıştır.
Davaya konu edilen zararın teminat kapsamında olup olmadığının saptanması bakımından ceza davası sonucunun beklenmesiyle geçirilen süre, ceza davasının kesinleşme tarihi, sürecin bu şekilde gerçekleşmesinde davacıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı kısmi davada ceza davasının kesinleşip zararın teminat dışı kalmasına yol açacak bir durumun bulunmadığının sabit hale geldiği tarihten (20.02.2019'den) sonraki 2 yıl içinde (16.01.2020'de) ıslahı yaptığı dikkate alındığında, mahkemenin ıslah edilen bölüm için zamanaşımı itirazının reddi kararında isabetsizlik yoktur.
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 15.06.2021 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Dava, işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 19.08.2018 tarih, 2015/11464 Esas ve 2018/1087 Karar sayılı bozma ilamında; "Taraflar arasındaki çekişmenin, dava konusu hırsızlık olayının gerçekleşip gerçekleşmediği; dolayısıyla da zararın teminat kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplandığı, Borçlar Kanunu’nun 53. maddesine ve yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, hukuk hâkiminin, gerek ceza hâkiminin belirlediği kusur oranı gerekse delil yetersizliğine dayalı beraat kararı ile bağlı değil ise de, sanığın isnat edilen eylemi işlemediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayalı beraat kararı ile o eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen mahkumiyet kararının bu yönleriyle bağlı olduğu, buna göre; somut olayın özelliği itibariyle maddi vakıanın, özellikle hırsızlık olayının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti açısından ceza davasının sonucunun önem arz ettiği, bu nedenle sözü edilen ceza davası dosyalarının bulunduğu yerden getirtilip kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılarak; kesinleşmediyse kesinleşmesi beklenerek, tüm deliller birlikte yeniden değerlendirilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; ...Asliye Ceza Mahkemesi ve .... Asliye Ceza Mahkemesi'nce hırsızlık suçundan dolayı verilen kesinleşmiş kararların içeriği de nazara alınarak dosya kapsamı itibariyle sigortalanan iş yerindeki malların çalındığı hususunun sabit olduğu, yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacının talep edebileceği miktarın 241.860,00 TL olarak hesaplandığı anlaşılmakla; davanın kabulü ile 241.860,00 TL'nin 25/02/2011 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında imzalı işyeri sigorta poliçesinin tanzim edildiği tarih ve riziko tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1268/1. maddesi ve Yangın Sigortası Genel Şartları'nın C.10. maddesi gereği, sigorta sözleşmesinden doğan davalar için 2 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir.
Davacının, taraflar arasında imzalı 08.09.2010-08.09.2011 vadeli, İşyeri Paket Sigorta Poliçesi'ne dayalı olarak tazminat talebinde bulunduğu; davaya konu edilen rizikonun 29.10.2010 tarihinde gerçekleştiği ve ıslahın 16.01.2020 tarihinde yapıldığı, ancak; davacıya ait işyerinde gerçekleşen hırsızlık olayının şüpheli olduğu, davalı sigortanın, davacının işyerindeki lastiklerin araçlara yüklenip götürülmesini hiç kimsenin duymaması ve görmemesinin mümkün olmadığı, iş yeri kapısının üzerinde yapılan incelemede de emniyet dili üzerindeki ezilmelerin kapının zorlanması ile meydana gelemeyeceğinin tespit edildiğini, davayı kabul etmemekle birlikte davacının taleplerinin gerçek dışı olup zararın varlığının ve miktarının ispatı gerektiğini belirterek itiraz ettiği ve hırsızlık olayıyla ilgili...Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2015/480e sayısıyla açılan davada sanık ... hakkında; Müşteki ...'ın İmam ... Caddesi 191/C adresli ...Oto isimli iş yerinin giriş kapısını zorlayıp kırıp, alarmı da kırarak zarar verip, iş yerinin içerisinde bulunan müştekiye ait yaklaşık 250.000,00 TL değerindeki 2000-3000 adet lastikleri çaldıkları ve araca yükleyip olay yerinden ayrıldıkları, sanığın hırsızlıktan payına düşen lastikleri peyderpey sattığı, en son kalan 12 adet sıfır lastiği Ostim'de satmak isterken kiralamış olduğu otomobil ile birlikte yakalandığı, sanığın eylemlerinin sabit olduğu görülerek sanık hakkında hapis cezasına hükmedildiği ve verilen mahkumiyet kararının 20.02.2019 tarihinde kesinleştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Mahkemece; hırsızlık olayının şüpheli olması ve bu nedenle poliçe teminatı dışında kalma ihtimaline karşılık 20.02.2019 tarihine kadar ceza davasının kesinleşmesi beklenmiştir. Daha sonra; davacı vekili tarafından verilen 16.01.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle talep artırımı yapılmıştır. Davaya konu edilen zararın teminat kapsamında olup olmadığının saptanması bakımından ceza davası sonucunun beklenmesiyle geçirilen süre, ceza davasının kesinleşme tarihi, sürecin bu şekilde gerçekleşmesinde davacıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı kısmi davada ceza davasının kesinleşip zararın teminat dışı kalmasına yol açacak bir durumun bulunmadığının sabit hale geldiği tarihten (20.02.2019'den) sonraki 2 yıl içinde (16.01.2020'de) ıslahı yaptığı dikkate alındığında, mahkemenin ıslah edilen bölüm için zamanaşımı itirazının reddi kararında isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava, işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı ... arasında düzenlenmiş geçerlilik tarihi 08.09.2010-08.09.2011 olan sigorta poliçesinde davacının lastik depolama ve satışı yapılan işyerinin sigorta örtüsüne alındığı görülmektedir.
Davalı ... tarafından hırsızlık olayından sonra alınan 28/01/2011 tarihli ekspertiz raporunda; 12/08/2010-28/08/2010 tarihleri arasında satın alındığı ve hiç satılmadığı beyan edilen lastik istiflerinin çevresinde oluşması gereken tozların olmadığı, duvarda bazı lastik izlerinin olduğu, firmanın muhasebe kayıtları ve işletme defteri alış satış faturaları istendiğinde olay gününe kadar hiç bir satış olmadığının belirtildiği, defterlerin de ibraz edilmediği, sadece KDV beyanname ve tahakkuk fişleri ile genel gider faturaları fotokopilerini ve işletme defterini ilettiği, bu muhasebe kayıtlarının incelenmesinde; 2010 yılında muhtelif ebatlarda 2.560 adet petlas lastik alındığı, bunların 50 tanesinin satıldığının anlaşıldığı, Kaya Jant Lastikten alınan fatura bedelleri toplamının KDV matrahı 243.016,10 TL olmasına rağmen beyannamede 207.084,74 TL matrah kayıtlı olup 35.931,36 TL eksik matrah beyan edildiği, buna göre hırsızlık tarihinde işyerinde 2.510 adet lastiğin bulunduğu sonucuna varılarak bunların da toplam değerinin 170.863,00 TL olabileceği değerlendirilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; firmanın işletme defterinin incelenmesi sonucunda; 12/08/2010 tarihinde 8.810,00 TL değerinde 100 adet, 27/08/2010 tarihinde 81.200,00 TL değerinde 1.122 adet, 27/08/2010 tarihinde 80.000,00 TL değerinde 1.110 adet, 28/08/2010 tarihinde 74.350,00 TL değerinde 890 adet, toplamda ise KDV dahil 244.360,00 TL değerinde 3.222 adet lastik satın alındığının tespit edildiği, eksper raporunda matrahın eksik beyan edildiği belirtilmişse de yanlış tespit yapıldığı, 4 adet fatura toplamının KDV dahil 244.360,00 TL olup KDV hariç matrahın 207.084,74 TL olduğu ve beyanname ile örtüştüğünün anlaşıldığı, Kaya Jant Lastikten alınan 3.222 adet lastik fatura bedelinin 244.360,00 TL olup karşılığında ... tarafından 259.360,00 TL ödeme yapıldığı, 30/10/2010 hırsızlık tarihine kadar herhangi bir mal satışının yapılmadığı, davacının mal satış faturası bulunmadığı ve satış faturasının 03/11/2010 tarihinde bastırıldığı, sadece irsaliyeli mal alış faturalarına dayanarak hırsızlık tarihi itibariyle davacının KDV dahil 244.260,00 TL bedelli 3.222 adet lastik mevcudu bulunduğu, davaya konu işyerinin yaklaşık 500 m2 olup, 100 m2 yere 2.100 adet lastik sığabileceğinden işyerine 3.222 adet lastiğin rahat sığabileceği anlaşıldığından davacının zararının; 2.500,00 TL poliçe özel muafiyetinin de çıkarılması sonucunda 241.860,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Ekspertiz raporunda; muhasebe kayıtlarının incelenmesinde; 2010 yılında muhtelif ebatlarda 2.560 adet petlas lastik alındığı, bunların 50 tanesinin satıldığının anlaşıldığı belirtilmesine rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 3.222 adet lastik mevcudu bulunduğu 30/10/2010 hırsızlık tarihine kadar herhangi bir mal satışının yapılmadığının belirtildiği, böylece mahkemece aldırılan bilirkişi raporu ile davacı tarafın dayandığı ekspertiz raporu arasında çelişki oluştuğu anlaşılmaktadır. Ayrıca hırsızlık olayıyla ilgili yapılan soruşturma dosyasından; 30/06/2014 tarihinde sanık İsmail Göçer’in çalıntı lastiklerden 22 adet petlas marka 185x65x14 ebadında, 6 adet 175x65x14 ebadında ve 8 adet 175x70x13 ebadında toplam 36 adedini satmaya çalışırken yakalandığı ve müşteki davacı ...’a polisler tarafından bu lastiklerin iade edildiği belirtilmiş olmasına rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporunda iade edildiği belirtilen bu lastiklerin değeri belirlenerek davacının zarar miktarından düşülmemiştir.
Bu durumda mahkemece; sigortalı işyerinde hırsızlık tarihine kadar kaç adet lastik alındığının, kaç adet satıldığının, ekspertiz raporu ile bilirkişi raporundaki farkın neden kaynaklandığının, soruşturma dosyasında iade edilen lastik miktarının ne kadar olduğunun tespiti ve bu miktarın davacının zarar miktarından düşürülmesi yönünde ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli olarak bilirkişi heyetinden rapor alınarak, eksper raporu ile hükme esas alınan bilirkişi raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:
Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 05/07/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.