ÖZET:
Somut olayda; davacının iki haftalık istinaf süresinin 19.04.2021 tarihinde başladığı, davalı vekilinin sağlık raporunun ise 27.04.2021 tarihinde başlayıp 01.05.2021 tarihinde sona erdiği, istinaf dilekçesi vermesi için son günün ise 03.05.2021 tarihi olduğu, görüldüğü gibi davalı vekilinin gerek istirahat raporu öncesi ve gerekse istirahat raporu sonrası istinaf dilekçesini süresinde vermesi için zamanı olduğu, dolayısıyla davalı vekilinin elde olmayan nedenle kanunda belirtilen sürede istinaf dilekçesi veremediğini kanıtlayamamıştır.
9. Hukuk Dairesi 2022/13505 E. 2022/14577 K. |
Taraflar arasındaki tespit ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesinin 27.05.2021 tarihli ek kararı ile süresinde olmadığı gerekçesiyle başvurunun reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin eski hâle getirme talebini içeren ek karara karşı istinaf başvurusu da İlk Derece Mahkemesinin 01.07.2021 tarihli ek kararı ile reddedilmiştir.
Ek kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının eski hâle getirme talebinin ve 01.07.2021 tarihli ek karara yönelen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının işveren nezdinde uzun yıllar çalışması sonrasında emekliliğe hak kazandığını, Şirkette uygulanan 01.07.1974 tarihli ATAŞ Anadolu Tasfiyehanesi A.Ş. Hizmetlileri İştiraksiz Emeklilik, Ölüm ve Tam ve Daimi Maluliyet Yardımları Talimatnamesi ile 28.03.1983 tarihli ATAŞ Anadolu Tasfiyehanesi A.Ş. Emeklilik, Ölüm ve Tam ve Daimi Maluliyet ile İlgili Karşılıksız Yardım Talimatnamesinden de anlaşılacağı üzere işveren nezdinde çalışıp da emekliliğe hak kazanan işçilere “emeklilik tahsisatı” adı altında bir emeklilik maaşı ödenmesi hükmü getirildiğini, davalı işverenin yıllarca bu uygulamayı sürdürerek emekliye ayrılan işçilerine SGK nezdindeki emeklilik aylığından hariç olmak üzere ilave emeklilik maaşı ödediğini, davacı ile aynı konumda bulunan birçok işçiye de ödeme yapıldığını, uygulamanın bir işyeri şartı hâline geldiğini, ancak işverence her yıl enflasyon oranında zam yapılması gerektiği hâlde davacının emekli maaşına çok cüzi oranlarda zam yapıldığını, bu konuda emsal yargı kararları bulunduğunu ileri sürerek davacının emekliliğe hak kazanmasından sonra almaya başladığı emekli aylığına yıllık bazda zam yapılması gereken tarihten başlanarak aylara göre tespit edilecek enflasyon rakamları üzerinden hesaplama yapılmak suretiyle ödenmesi lazım gelen emekli aylıklarının ilgili rapor tarihini de kapsayacak şekilde ve her ay için ayrı ayrı gösterilmek üzere tespitine, davacıya eksik ödenen emeklilik maaş tutarlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunulduğunu, davacının 28.12.2005'te tüm emeklilik hakları ödenerek 28.09.2004 tarihinde emekli olduğunu, ihtirazı kaydının olmadığı bordrolarla emekli maaşını aldığını, Şirkette maaşların enflasyona göre artırılacağına dair düzenleme olmadığını, özel emeklilik programının ... taraflı jest niteliğinde olduğunu, Anadolu Tasfiyehanesi A.Ş Hizmetleri İştiraksiz Emeklilik Ölüm ve Tam ve Daimi Malüliyet Yardımları Talimatnamesinin 7 nci maddesinin akdi mahiyette olmadığını, benzer davaların işveren lehine sonuçlandığını, BP Petrolleri A.Ş aleyhine aynı emeklilik sistemi nedeniyle açılan davaların reddedildiği ve kesinleştiğini, davacının sunduğu kararların ise emsal nitelikte olmadığını, davacıya gerekli artışların yapıldığını ve aylıkların herkes için aynı oranda artırıldığını, 2005 yılında çok yüksek ödeme yapıldığını ve bu durumun hakkın kötüye kullanması niteliğinde olduğunu, davacının yıllardır emekli aylığı alarak bu aylığın miktarına itiraz etmediğini, böylece bu duruma muvafakat ettiğini, dosyaya sunulan uzman görüşüne değer verilmesi gerektiğini, Şirkette üretim faaliyetinin olmaması, uzun yıllar enflasyonun altında maaş zammının kabul edilmiş olmasının zımmi irade olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmi alacak ve tespit davası olarak açıldığı ve görüldüğü, davacının davalı Kurumda 28.04.1980-28.12.2005 tarihleri arasında çalıştığı, davalı tarafça emeklilik politikası gereği emeklilik maaşına yıllık enflasyon oranları doğrultusunda zam yapılması gerektiği ancak davalı tarafın zamanaşımı def'i de dikkate alınarak 2013-2018 yılları arasında yıllık enflasyon oranlarına göre belirlenen ve davalı işveren tarafından ödenmesi gereken emeklilik maaşı ile fiilen ödenen emeklilik maaşı arasındaki farkın, davalı işveren tarafından davacıya ödendiğinin ispatlanamadığı, oluşa uygun ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile tespit edilen fark emeklilik maaşına davacının hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
2.Daha sonra İlk Derece Mahkemesinin 27.05.2021 tarihli ek kararı ile istinaf başvurusu süresinde olmadığından istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
3.Bu ek karara karşı davalı vekilinin dosyanın eski hâle getirilmesi başvurusunu da içeren istinaf başvurusu İlk Derece Mahkemesinin 01.07.2021 tarihli ek kararı ile reddedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen 01.07.2021 tarihli ek kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 04.05.2021 tarihli istinaf taleplerinin reddinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, zira vekil olarak kendisinin 26.04.2021 günü akşamı ağır bir vertigo atağı geçirdiğinden acil servise yatış ve sonrasında zorunlu yatak istirahati sebebiyle sağlık raporunun bulunduğunu, 27.04.2021 tarihinden itibaren 5 günlük istirahatin ardından verilen ikinci sağlık raporunda da 10 günü kapsadığını, her iki rapor arasındaki bir gün içinde ise rahatsızlığın niteliği gereği hemen hastaneye gitmenin ve muayene olmanın mümkün olmadığını, kaldı ki rahatsızlığın mahiyetine bakıldığında iki rapor arasındaki günde derhal muayene ve sağlık raporu almasının beklenmesinin de hem rahatsızlığın mahiyetine aykırı olduğu hem de hayatın gerçeklerine uygun olmadığını, şu hâlde müvekkilin hak kaybını önlemek ve var olan bir rahatsızlık sebebiyle elde olmayan olağanüstü bir durumun varlığının kabul edilmesi gerektiği ileri sürülerek İlk Derece Mahkemesinin ek kararının kaldırılarak 04.02.2021 tarihli istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 98 inci maddesinde eski hâle getirmenin, işlem ile ilgili hangi mahkemede inceleme yapılacaksa o mahkemeden talep edileceğinin düzenlendiği, eski hâle getirme talebi istinaf kanun yolu hakkının düşmesi sonucunu doğurduğundan talebin Dairelerinde değerlendirileceği, somut olayda; davacının iki haftalık istinaf süresinin 19.04.2021 tarihinde başladığı, davalı vekilinin sağlık raporunun ise 27.04.2021 tarihinde başlayıp 01.05.2021 tarihinde sona erdiği, istinaf dilekçesi vermesi için son günün ise 03.05.2021 tarihi olduğu, görüldüğü gibi davalı vekilinin gerek istirahat raporu öncesi ve gerekse istirahat raporu sonrası istinaf dilekçesini süresinde vermesi için zamanı olduğu, dolayısıyla davalı vekilinin elde olmayan nedenle kanunda belirtilen sürede istinaf dilekçesi veremediğini kanıtlayamadığı, bir an için bu durumun tersi düşünülse dahi davalı vekilinin ikinci istirahat raporunun 13.05.2021 tarihinde sona erdiği ve engelin ortadan kalktığı, 6100 sayılı Kanun'un 96 ncı maddesine göre eski hâle getirme işleminin süresinde yapılmasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmesi gerektiği, davalı vekilinin eski hâle getirme dilekçesini iki haftalık süre sona erdikten sonra 09.....2021 tarihinde verdiğinden eski hâle getirme talebinin de süre yönünden redde mahkum olduğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından gerekçeli karar 19.04.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı tarafın istinaf dilekçesini kanuni iki haftalık süreden sonra 04.05.2021 tarihinde verdiği, İlk Derece Mahkemesinin 27.05.2021 tarihli birinci ek kararıyla süresinde olmayan istinaf talebini reddettiği, bu kararın 01.....2021 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı vekilinin bu karara karşı istinaf dilekçesini de 6100 sayılı Kanun'un 346 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen bir haftalık süreden sonra 09.....2021 tarihinde verdiğinden İlk Derece Mahkemesinin 01.07.2021 tarihinde verdiği süreden redde dair ikinci ek kararın da yerinde olduğu gerekçesiyle,
"1-Davalı vekilinin duruşma talebinin, HMK'nın 353. maddesi gereğince REDDİNE,
2-Davalının eski hâle getirme talebinin REDDİNE,
3-Davalının 01.07.2021 tarihli ek karara yönelen istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE," karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu edilen alacak ücret ödemesi olmadığından bir yıllık zamanaşımına tâbi olup kabul anlamına gelmemek üzere, bir yıllık zamanaşımı süresi nazara alınmadan verilen hüküm hukuka uygun olmadığını, Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un 297 nci madde hükmüne aykırı olduğunu, ne bu davada ne de aynı mahiyetteki 75 adet davada Mahkemece itirazların dikkate alınmadığını, davanın hukuki temelinin irdelenmediğini, mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanmasının kanuna aykırı olup temerrüt oluşmadığı için faiz uygulanamayacağını, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğinden bu alacak için faiz işletilmesinin de yasal olmadığını, kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, delillerinin değerlendirilmediğini, iştiraksiz emeklilik siseminden bağlanan emekli aylıklarının enflasyon oranında artırılması yönündeki talebin hukuki dayanağının tamamen yanlış değerlendirildiğini ve adeta işvereni bağlayıcı bir düzenleme veya işyeri şartı varmışçasına haksız ve adaletsiz karar verildiğini, emsal davalarda işveren lehine ret kararları verildiğini ve kararların kesinleştiğini, davacı tarafça sunulan kararın emsal alınmasının mümkün olmadığını, davacının tüm haklarını alarak müvekkili Şirketten ayrıldığını ve ayrılırken Şirketi ibra ettiğini, davacı tarafın 14 yıldır itiraz etmeden ek emekli aylığı aldığını, bunun zımni bir muvafakat anlamına geldiğini, bu nedenle de davacının artış farkı talep hakkının bulunmadığını, davacı tarafa ya da herhangi bir emekliye emekli aylıklarının enflasyon oranında artırılacağı yönünde herhangi bir taahhütte bulunulmadığını, bu dava ile aynı mahiyette toplam 75 adet daha seri dava olduğunu ve bu davaların tümünün haksız yere aleyhe sonuçlanması hâlinde müvekkili Şirketin ciddi bir mali krize gireceğini ileri sürülerek kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesinin eski hâle getirme talebi ile istinaf başvurusunun reddine dair ek kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,09.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.